Üstad herşeyi ile eşsiz ve harika olduğu gibi namazlarıylada oyle idi.Dünya malı namına birşeyi yoktu.Yanında taşıdığı eşyalar arasında abdest almak için ibrik ve namaz kılmak için seccade her zaman bulunurdu.Nerede ve ne zaman olursa olsun namazını ihmal etmezdi.Söz konusu namaz olunca Üstad ın elindeki kelepçeler açılır,hapishane duvarları cuma namazına gitmesine engel olmazdı.Jandarmalar tarafından Bitlis'e eli kelepçeli
bir halde götürülürken namaz kılacağını belirtmiş ve askerlerden ellerindeki kelepçeyi çözmelerini istemişti.Askerler bu teklifi biraz ağırdan almışlardı.Neden sonra keleppçenin yere düştüğünü g.örmüşler ve bu keramet karşısında hayrete düşmüş ve Üstad'dan kendilerini affetmelerini istemişler.
Eskişehirde iken cuma namazında onu camide görenler hayrete düşeceklerdi çünkü o hiç koğuşundan dışarı çıkmamış olacaktı.
Onun namazları başkaydı.Arkasında kim cemaat olsa ömür boyu o namazı unutmazdı.O eşsiz namaza şahit olanlar gördüklerini şöyle anlatıyorlar:
Molla Hamid Ekinci:''Arkasında kıldığım namazlardan çok zevk alırdım.Namaza duruşu mehabet ve haşyet verirdi insana.Hazin bir sada ile bizden çok ağır tesbihat yapardı.''Sübhanallah'' derken,içten ve yavaş bir şekilde duyardık sesini.Çok namaz kılan hoca görmüşümdür fakat böyle hazin ve huşu içinde kılana rastlamadım.
Hulusi Yahyagil:''Barla'da iken Üstad Hazretleri Bilhassa sabah namazlarında '' Elhamdülillah''ile başlayan sureleri okurdu.Bir başka okuyuşu vardı.Kur'anı duyarak ve yaşayarak okurdu.Okuyuşu,diğer hocaların ve hafızların okuyuşuna benzemezdi''
Bayram Yüksel:''Üstadımız namazı huşu içinde kılardı.Sureleri okurken tane tane okurdu.Namaza dururken,tam huzura vardığında,niyet ederken ''Allahü ekber'' dediğinde,bizler arkasında korkardık.Mübalağa olmasın,ahşap bina sarsılırdı''