SELAMUNALEYKÜM MİSAFİR!
Sitemizden
yararlanmak we bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!


SELAMUNALEYKÜM MİSAFİR!
Sitemizden
yararlanmak we bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!


Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ON ÜÇÜNCÜ LEM'A Hikmetü'l-İstiâze sırrına dairdir.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
( S_i_d_e_l_y_a )

( S_i_d_e_l_y_a )


Mesaj Sayısı : 268
Kayıt tarihi : 08/09/09

ON ÜÇÜNCÜ LEM'A Hikmetü'l-İstiâze sırrına dairdir. Empty
MesajKonu: ON ÜÇÜNCÜ LEM'A Hikmetü'l-İstiâze sırrına dairdir.   ON ÜÇÜNCÜ LEM'A Hikmetü'l-İstiâze sırrına dairdir. Icon_minitimeCuma 18 Eyl. 2009, 14:54

Hikmetü'l-İstiâze risalesi 1
ON ÜÇÜNCÜ LEM'A Hikmetü'l-İstiâze sırrına dairdir.

Şeytandan istiâze (şeytandan Allaha sığınma) sırrına dairdir. On Üç İşaret yazılacak. O işaretlerin bir kısmı, müteferrik bir surette Yirmi Altıncı Söz gibi bir kısım risalelerde beyan ve ispat edildiğinden, burada yalnız icmâlen bahsedilecek.

BİRİNCİ İŞARET

Sual: Şeytanların kâinatta icad cihetinde hiçbir methalleri olmadığı, hem Cenâb-ı Hak rahmet ve inâyetiyle ehl-i hakka taraftar olduğu, hem hak ve hakikatin cazibedar güzellikleri ve mehâsinleri ehl-i hakka müeyyid(destekleyeci) ve müşevvik(teşvik edici) bulunduğu, hem dalâletin(dinden ayrılmanın, inkarcılığın) müstekreh(iğrenç) çirkinlikleri ehl-i dalâleti tenfir (ürküttükleri)ettikleri halde, hizbüşşeytanın (şeytanın öğrencilerinin)çok defa galebe etmesinin hikmeti nedir? Ve ehl-i hak(müminler, müslümanlar), her vakit şeytanın şerrinden Cenâb-ı Hakka sığınmasının sırrı nedir?
Yukarıdaki cümle şeytanların icat cihetinde hiç bir tesirlerinin olmadığını ifade ediyor. Demekti şeytan bir fiilin tahakkukunda o fiili sadece ve sadece vesvese şeklinde kalbe yakın olan lümme-i şeytaniye olarak kabul ettiğimiz kuvve-i vahime denilen kulağa üflüyor. Devreye his, heves ve nefiste giriyor. Şeytanın vesveselerine yardım ediyorlar. Şeytan bu aşamadan sonra vazifesini nefise havale ediyor diyebiliriz. İşte bu aşamada kalpte ve vicdanda makes bulan nuru iman bekçisi o vesveseleri tard eder ve kovabilir. Bu nedenle şeytan tahkiki iman şahibi olanlara vesvese verse bile o iman sahibi kişiyi kendisine oyuncak yapamaz. Çünkü nur-u iman ile kişi vesvesenin mahiyetini anlar ve onun şeytandan geldiğini bilir ilim ile onu tard eder.
O zaman şöyle diyebiliriz. Şeytanlar kesinlikle bir fiilin icadında fail
2
değillerdir. Bizler zaaf-ı iman ile onlara fırsat vermiş oluruz ve onlardan gelen vesveseleri bazende kalbimizden geliyor zannıyla tamda şeytana maskara olmuş oluruz. Zaten şeytanın aradığı da budur. Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlarınıza karşı zırhınız, Kur'ân tezgâhında yapılan takvâdır. Ve siperiniz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet-i Seniyyesidir. Ve silâhınız, istiâze ve istiğfar ve hıfz-ı İlâhiyeye ilticadır.

Elcevap: Hikmeti ve sırrı şudur ki:
Ekseriyet-i mutlaka(Çoğunlukla) ile dalâlet ve şer, menfidir ve tahriptir ve ademîdir ve bozmaktır.

Ve ekseriyet-i mutlaka ile hidayet ve hayır, müspettir ve vücudîdir ve imar ve tamirdir.

Herkesçe malûmdur ki, yirmi adamın yirmi günde yaptığı bir binayı, bir adam bir günde tahrip eder.

Evet, bütün âzâ-yı esasiyenin ve şerâit-i hayatiyenin vücuduyla vücudu devam eden hayat-ı insan Hâlık-ı Zülcelâlin kudretine mahsus olduğu halde, bir zalim, bir uzvu kesmesiyle, hayata nisbeten ademî olan mevte o insanı mazhar eder. Onun için, et-tahrîbü eshel durub-u emsal hükmüne geçmiş.
İşte bu sırdandır ki, ehl-i dalâlet, hakikaten zayıf bir kuvvetle pek kuvvetli ehl-i hakka bazan galip oluyor.
Mesela metrelerce yükseklikte bir bina var diyelim; tek bir kişi; o binayı yerle bir edebilir; adamın gücü müdür bunu yaptıran hayır; şerrin mahiyetidir. İşte şerrin çok kolay husule gelebilmesi sırrıyla, o binada sıkı güvenlik önlemleri alınır. Kapıya güvenlik konulur, kolidorlara kameralar; tavanlara; duvarlara yangın söndürmek için alet edevat takılır; artı birde içeri girerken detektörden de geçebilirsin. Nasıl o bina ve içindekiler zarar görmesin diye bu kadar önlem alınıyor aynen öylede insanda Rabbani bir
binadır. İçinde ruhumuz misafiren oturuyor; bir sürü vazifeli latifemiz barınıyor, onların zarar görmemesi için biz ne yapmalıyız? , bakın Üstad ne diyor :

Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlarınıza karşı zırhınız, Kur'ân tezgâhında yapılan takvâdır. Ve siperiniz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet-i Seniyyesidir. Ve silâhınız, istiâze ve istiğfar ve hıfz-ı İlâhiyeye ilticadır.

Fakat ehl-i hakkın öyle muhkem bir kalesi var ki, onda tahassun ettikleri (sığındıkları)vakit, o müthiş düşmanlar yanaşamazlar, bir halt edemezler. Eğer muvakkat bir zarar verseler, Akıbet takva sahiplerinindir." A'râf Suresi: 7:128 sırrıyla, ebedî bir sevap ve menfaatle o zarar telâfi edilir.

O kale-i metin, o hısn-ı hasîn ise, şeriat-ı Muhammediye ve sünnet-i Ahmediyedir (a.s.m.).

Demek şeytan ve şeytana uyanlar tahribatla,menfice hareket ettikleri için, geçici olarak müminlere galebe ediyorlardır.tahribat kolaydır..ama tamir zordur..şeytan ve öğrencileri devamlı tahribat yapıyorlar..yakıp yıkıyorlar..
işte bu yakıp,yıkmayı tamir etmekte çok zor olunca,
görünüşte müminlerden güçlü görünüyorlar..
ama müminler kurana ve sünnete sarıldıkları zaman,
onları bozguna uğratıyorlardır..
bunun bir delili..üstadın yapmış olduğu manevi cihad bize gösteriyor..
başlangıçta tamirle ortaya çıkan üstad,
görünüşte mağlup idi.

amma şimdi galip olmaya başladı..
niçin.çünkü sığındığı kale kuran ve sünnet olduğu için..
Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlarınıza karşı zırhınız, Kur'ân tezgâhında yapılan takvâdır.
Ve siperiniz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet-i Seniyyesidir.
Ve silâhınız, istiâze ve istiğfar ve hıfz-ı İlâhiyeye ilticadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ON ÜÇÜNCÜ LEM'A Hikmetü'l-İstiâze sırrına dairdir.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: İslâm-i Konular :: Risale-i Nur-
Buraya geçin: