SELAMUNALEYKÜM MİSAFİR!
Sitemizden
yararlanmak we bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!


SELAMUNALEYKÜM MİSAFİR!
Sitemizden
yararlanmak we bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!


Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Saadete Ulaştıran Yol; Sünneti Yaşamak

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
( S_i_d_e_l_y_a )

( S_i_d_e_l_y_a )


Mesaj Sayısı : 268
Kayıt tarihi : 08/09/09

Saadete Ulaştıran Yol; Sünneti Yaşamak Empty
MesajKonu: Saadete Ulaştıran Yol; Sünneti Yaşamak   Saadete Ulaştıran Yol; Sünneti Yaşamak Icon_minitimeC.tesi 19 Eyl. 2009, 08:36

Hz. Muhammed (sas)'e ilk ayetin gelmesi ile O'nun peygamberlik vazifesi başlamış oluyordu. Bu anda O'nun tek başına olduğunu görüyoruz. Yani o tarihte dünya üzerinde Müslüman adedi birdir ve İslam toprakları Peygamber'imizin ayağını bastığı yer kadardır.

On sene sonrasına göz attığımızda Müslümanların sayısı artmış, İslam toprakları hatırı sayılır derecede genişlemiştir. Şayet her on senenin bir haritasını çizmek gerekirse görülecektir ki, bir asır içinde, bir yandan Müslümanların sayısı artarken, öte taraftan İslam toprakları genişlemiş, devlet hazinesi de o ölçüde dolmuştur.

Meselenin maddî yönü böyle iken manevî yönüne el atıldığında daha çok dikkatimizi çekecek hallerle karşılaşıyoruz;

Düşmanların dost, hırsızların doğru, cahillerin âlim, pislerin temiz, kabilelerin devlet, kanunsuzların medenî ve değersiz kimselerin değer buldukları, tarihî bir hakikattir.

Bana göre çok kısa bir zamanda bir kişinin bu derece muvaffak olmasının sebepleri üzerinde araştırmak, Müslüman'ın vazifesidir.

Şunu unutmamalı ki; Peygamber'in yaptıklarını yapmak sünnettir. Aynı şartlar insanı aynı sonuca götüreceğine göre, Peygamber'i taklit edenler de Peygamber'in ulaştığı başarılara ulaşacaktır. Peygamber'i taklit etmenin, hele şu devirde zorlaştığı açıktır. Lâkin kıymetli şeylerin zorluklar karşılığı elde edildiği de herkes tarafından bilinmektedir. Cennet kıymetsiz bir şey olmadığı gibi ucuz da değildir.

Siyer kitaplarını okuyanlar bilirler ki, Resûlullah iki cihan serveri olmasına rağmen, Habibullah olmasına rağmen, pek çok eza ve cefalarla karşılaşmıştır. Zamanında açlık, yoksulluk, devamlı hareket halinde olma, yaralanma, yerinden yurdundan kovulma, ihanetler, suikastlar hepsi hepsi O'nun (sas) başına gelmiştir. O (sas) bütün bu hadiseler karşısında Allah'a güvenmenin ve sığınmanın gayreti içindedir ve devamlı İslam'ı yaşamanın, anlatmanın verdiği vazife şuuruna sıkı sıkıya bağlıdır.

Peygamberimiz, meseleyi bir noktada düğümlüyor:

"Allah birdir, dünya ve ahiret saadeti O'na inanmaya bağlıdır."

Ben halen kendimi bu tebliğin karşısında hissederim. Allah'tan başka mabud edinmemek ve Allah'a inanmanın sonucu dünya ve ahiret saadetine ulaşmak... Bundan anlıyorum ki, Allah'a inanmakta ve sünnet-i seniyyeye ittiba etmekte, dünya saadeti gizlidir. Bu inanç saadet çekirdeği gibi gönlümüzde yeşermekte, en zor anlarda dahi içimizde bir tûba ağacı meyvelerini vermektedir. Dış dünyamızda kıyametler koparken içimizde hususi bir dünya bulunmaktadır ve biz, içimizdeki dünya hayatında mesut yaşamaktayız.

Şair diyor ki;

"Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde."

Biz saadetler içinde yüzen bir dünya bulamasak da saadet bizim içimizde.

Evet, iman ve sünnet-i seniyye baştan başa dermandır. Bu dermanın hangisi bizim derdimize şifa bilemeyiz.

Hekimoğlu İsmail
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Saadete Ulaştıran Yol; Sünneti Yaşamak
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» BİZE SENDEN SONRA YAŞAMAK DÜŞTÜ
» O'nun İçin Yaşamak... O'nun İçin Sevmek... O'nun İçin Olmak...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: İslâm-i Konular :: Zat-i Ahmediye-
Buraya geçin: